ResearchBib Share Your Research, Maximize Your Social Impacts
Sign for Notice Everyday Sign up >> Login

AKA GÜNDÜZ’ÜN KALEMİNDEN FUHUŞA SÜRÜKLENEN KADINLAR

Journal: Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences (Vol.16, No. 28)

Publication Date:

Authors : ;

Page : 11-30

Keywords : Edebiyat; Düşmüş kadın; Aka Gündüz; Acıma; İnsanî ahlâk; Kadın Sığınma Evi;

Source : Downloadexternal Find it from : Google Scholarexternal

Abstract

Aka Gündüz Türkiye'de sosyoloji araştırmalarının sınırlı olduğu bir dönemde meseleyi sosyal boyutu ile ele almış, nedenler ve sonuçları roman vasıtası ile yansıtmış ve yine roman çerçevesi içinde çözüme yönelik öneriler getirmiştir. Aka Gündüz'ün romanlarında fuhşa sürüklenen kadınlar dikkat çekici yoğunluktadır. Bu kadınların büyük kısmı, yaşadıkları devre göre eğitimlidirler, saygın ailelere mensupturlar. Ancak çeşitli sebeplerle ailelerinden uzaklaşmıştırlar. Hayat tecrübeleri hiç yoktur. Saflıklarının ve tecrübesizliklerinin kurbanı olurlar. Kimi tecavüze uğrar; kimi evlenme vaadi ile kandırılır; kimi bir aile bireyinin, kimi dost zannedip en fazla güvendiği kişinin ihanetine uğrar; kimi kadın tacirlerinin tuzağına düşer… Düşme sebepleri farklıdır ama bu kadınların hepsi aile korumasından, özellikle öz anne ilgi ve korumasından mahrumdurlar. Hepsi toplum tarafından dışlanmıştır. Tek başınadırlar. Sokakta, barda, randevuevinde veya ahlâkî açıdan yozlaşmış salonlarda sömürülürler. Hakaret ve şiddet görürler. Katlanmak zorunda bırakıldıkları sefil hayat içinde yüreklerindeki temizliği korurlar. Bu kadınları görülen manzaraya göre değerlendirmemek gerektiğine inanan yazar özellikle düşme sebepleri üzerinde durur. Onlara elbette acımak lâzım geldiğini ancak kucak açmanın tek gerekçesinin acıma duygusu olmaması gerektiğini, böyle bir yaklaşımın gurur kırıcı olduğunu ifade eder. Aka Gündüz'ün asıl istediği, kurtarmaya yönelik çözüm yolları bulmaktır. Romanlarında yer yer cumhuriyetin temel prensiplerini içine sindirmiş ve sosyal duyarlılığı olan kahramanların bireysel çabaları ile tehlikede olan kadınların bazılarını kurtarır. Ancak aile dışındaki bireylerden gelen çabaların yetersiz olduğunu bilen yazar, önce aile himayesini şart koşar. Aile himayesinin olmadığı yerde devlet himayesinin zorunlu olduğunu anlatmaya çalışır. Fuhuşla mücadelede okuyucuyu ikaz etmenin yanı sıra konuya yetkililerin dikkatini çekmek ister. Türkiye'de ilk kez roman sınırları içinde kadın sığınma evlerinin gerekliliği üzerinde durur ve bugünkü işleyişinden çok farklı bir kadın sığınma evi projesi sunar.

Last modified: 2017-07-26 16:25:35