AVRUPA’NIN MÜLTECİ POLİTİKASI

Kavram itibariyle göç, basit bir ifadeyle, süresi ve nedeninden bağımsız yer değiştirme hareketidir ve insanlığın en eski tarihlerinden bu yana devam etmektedir. II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan en uzun soluklu ve en ciddi mülteci krizinin meydana geldiği göç dalgası, Suriye iç savaşının neticesinde gerçekleştiği kabul edilmektedir. Uzun süre yokmuş gibi davranılan bu göç dalgası, 2015 yılı itibariyle öncelikle denize kıyısı olan AB ülkelerini ardından Almanya ve diğer Kuzey Avrupa ülkelerini etkilemesiyle sorunu, AB ülkeleri için de bölgesel olmaktan çıkarmıştır. Birliğin güçlü ülkelerinden biri olan Almanya müzakere masasına oturmuş ve çözüm için diğer AB ülkelerine öncülük etmeye başlamış ve bunu halen devam ettirmektedir. Buna rağmen üzerinde tamamen anlaşılmış ve birlik ülkelerinin çoğunluğunu tatmin eden bir göç politikası oluşturamayan AB, mülteciler ve ülkeler arasında yaşanan krizi derinleştirmektedir. Bu makale Avrupa'nın uygulamakta olduğu mülteci politikasını, seçilmiş dört ülkenin yaklaşımları ve yaşananlarla çokça gündeme gelmiş iki kamp bağlamında incelemektedir. Bu amaçla çalışmada AB sığınma hukukunun çerçevesi çizilerek uygulamalardaki hak ihlalleri üzerine çalışılmaktadır. Çalışmada kullanılan analiz ve istatistiki veriler ulusal ve uluslararası oluşumların araştırmalarına dayalıdır. Çalışmanın en önemli bulgularından biri, yaşanan hak ihlalleri üzerinde birliğin ortak bir hukuki çerçeveye sahip olmaması ve yaptırımlar noktasındaki eksikliklerin yetersizliğidir.