Aylak Sözcüğü Üzerine
Journal: DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI Journal of Language and Literature Studies (Vol.21, No. 21)Publication Date: 2020-03-20
Authors : Sevda Kaman;
Page : 149-174
Keywords : Aylak; aylaklık; sözlük; köken bilgisi; anlam bilimi;
- Dancing to the End of Humanity: Environmental Catastrophe in Earthquakes in London
- CRITICAL REVIEW OF THE ARTICLE«MAGNETOPLASTICITY AND THE PHYSICS OF EARTHQUAKES. IS IT POSSIBLE TO PREVENT A CATASTROPHE»
- Book Review: David Graeber and David Wengrow, The Dawn of Everything - A New History of Humanity, Penguin Books: London 2021
- Localization and elimination of the consequences of the environmental catastrophe in the Donbass
- Humanity as a Soteriological Trend of University Education under the Conditions of Necessity for the Survival of Humanity
Abstract
Türkçede aylak “işsiz, boş gezen, avare (kimse)” anlamındadır. Fransızca flâner “oyalanmak, aylaklık etmek” fiilinden türetilen flanör (flâneur) ise 19. yy'da ortaya çıkan, “aylak aylak gezen aydın, kentli aylak, düşünür gezgin” anlamına gelen bir kavramdır. Moderniteyle ortaya çıkan aylak sınıf ise Russel'a göre, sanatı geliştiren, bilimleri bulan, felsefi düşünceler ortaya atan bir sınıftır. Türk romanlarında Tanzimat yıllarından beri “alafranga züppe tipi” şeklinde yüzeysel olarak işlenen aylak tipi flanör (flâneur) anlamıyla ilk kez Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam romanında işlenmiştir. Romanın başkişisi C.'nin üzerinden bir çeşit aylaklık manifestosunun ele alındığı, aylak kavramının sorgulandığı bu roman, “işsiz, boş gezen avare (kimse)” anlamının yanında “düşünür gezgin” anlamını da karşılayan aylak sözcüğünün incelendiği bu makaleye ilham olmuştur. Makalede Eski Türkçeden Türkiye Türkçesine aylak sözcüğünün etimolojik ve semantik olarak tarihî seyrinin incelenmesi yoluyla sözlüklerdeki ve Türkçenin tarihî kaynaklarındaki aylak/aylaklık algısı üzerinde durulmuştur. Makalede aylak sözcüğünün “işsiz, boş gezen avare (kimse)” dışında Türkçenin tarihî dönemlerinde ve çağdaş lehçelerinde “boşta olan, boş; haylaz; tembel; bedava, karşılıksız, ücretsiz; kalp, kalbin bulunduğu boşluk; girdap; körfez; rıhtım, liman” gibi anlamlara geldiği; ağızlarda ise “karşılıksız, bedava, beleş; açık, aşikâr, belli; bir aylığına tutulan işçi, hizmetçi; açıklık, meydan; derin kuyulardan su çeken hayvanın döndüğü, gidip geldiği yol, yer; tarla sulamakta kullanılan kuyu, işsiz” gibi anlamlarda kullanıldığı tespit edilmiştir. Buna göre aylak sözcüğünün felsefi ve edebî alanda kazandığı “düşünür gezgin” anlamının sözlüklerde yer almaması bu anlamın halk nazarında çok karşılık bulmamasından, aylaklığın tembellikle özdeşleştirilmesinden, bizde aylak sınıfın uygarlığın gelişmesinde Batı'daki gibi etkin rol oynamamasından ileri geldiği sonucuna varılmıştır.
Other Latest Articles
- Jung Teorisi Bağlamında Hasan Ali Toptaş’ın Sonsuzluğa Nokta Romanı Üzerine Arketipsel Bir Okuma
- Kâbe-nâme’nin Berlin Kütüphanesi Nüshası, Bazı İmla Özellikleri ve /n/ ~ /ŋ/ Sorunu
- Eski Uygurlarda Mani Yazısının Gelişimi
- Avrupa Seyahat Edebiyatı ve Osmanlı Coğrafyasında Bir Seyyah: Charles Mac Farlane
- Tevfik Fikret’in Şiirlerinde Ruhun Saflığı Düşüncesi ve Ruh-Beden Çelişkisi Üzerine Bir İnceleme
Last modified: 2020-03-31 01:48:13