Cumhuriyet Dönemi Türk Tıbbına ve Tıp Eğitimine Kısa Bir Bakış
Journal: Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları/Recent Period Turkish Studies (Vol.1, No. 2)Publication Date: 2002-12-25
Authors : Arslan TERZİOĞLU;
Page : 269-307
Keywords : ;
Abstract
Sanki büyük Atatürk Türkiye'nin geleceğini önceden biliyormuş gibi, büyük bir ileri görüşlülükle 1933 yılında "Üniversite Reformu" nu gerçekleştirerek, İstanbul Üniversitesini ve diğer Türk Üniversitelerini çağdaş Avrupa Üniversiteleri seviyesine çıkarmak istemesi kültür, eğitim ve tıp tarihimiz açısından çok önemli bir hadisedir. Zira ancak bu surette gerek Türk tababetinin gerekse Türk endüstrisi, iktisadiyatı, sağlık ve sosyal yapısının kısa zamanda güçlenerek çağdaş uygarlık seviyesine ulaştıracak beyin gücünü teşkil edecek geleceğin genç kuşaklarını yetiştirmek mümkün olabilecekti. Atatürk'ün Üniversite reformu ile vazife alan çok değerli yerli ve yabancı profesörlerle İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Tıp Fakültesi Avrupa'da ön plana geçmişti. Âkil Muhtar, Mazhar Osman ve Hulusi Behçet gibi hocaların yanı sıra W. C. Röntgen'in X-ışınlarını keşfinden sonra röntgen tekniği ve radyolojiye dair buluşlarıyla en büyük gelişmeyi sağlayan Friedrich Dessauer, Essentielle Hypertoine'nin ve diabetes tedavisinde Syntalin'in kâşifi, dahiliyeci Erich Frank ve göğüs cerrahisine, hocası Sauerbruch kadar yön veren Rudolf Nissen gibi bir cerrahın ve diğer değerli pek çok hocanın İstanbul Tıp Fakültesi'nde çalışması bu fakültenin o zamanlar Avrupa'da tıp alanında ilim meşalesini en önde taşıyan bir fakülte gözüyle bakılmasına sebep olmuştur. Buna en büyük delil de Erich Frank'ın İstanbul Tıp Fakültesi'nde yayınladığı "New istanbul Contributions to Clinical Science" mecmuasının II. Dünya Savaşından sonra 1950'li yıllarda bile her yeni sayının içinde daha ne gibi tıbbî bir yenilik yeralacak* düşüncesiyle Avrupa'da, sabırsızlıkla beklenen bir dergi olması gösterilebilir. Dermatoloji hocası Hulusi Behçet'in bugün de kendi adıyla tıbbî literatürde anılan Hulusi Behçet-Syndromu'nu keşfi, Âkil Muhtar'm kendi alanındaki Avrupa'da tıbbî literatüre geçen buluşları, Mazhar Osman'ın psikiyatride kendi ekolünü kurması, Süheyl Ünver'in Türk tıp tarihi alanında Avrupa'da ilgiyle takip edilen araştırmaları, Atatürk'ün Üniversite reformu ile İstanbul Tıp Fakültesi'nde Türkiye'de tıbbî alanda bir rönesansın doğuşunun err büyük delilidir. Atatürk döneminde öngörülen hedeflere ulaşmak Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne 80 yıl gibi kısa bir zamanda mümkün olabildiğince gerçekleşmiştir. Japonya gibi, kısa zamanda daha ön saflarda yer alabilmemiz için, bu avantajı kullanarak, gençlerimizin geleceği için onlara yatırım yapabileceğimiz daha ileriye dönük toplum sağlığı ve tıp eğitimi programları geliştirmek mecburiyetindeyiz.
Other Latest Articles
Last modified: 2022-04-11 19:28:22